Nükleer destekli plazma roketi ile uzay yolculuğunda devrim yapılıyor

Nükleer Destekli Plazma Roketi ile Uzay Yolculuğunda Devrim Yapılıyor

Bilim dünyasında heyecan verici bir gelişme yaşanıyor. Uzun süredir nükleer elektrikli tahrik sistemleri üzerinde çalışmalar yürüten iki şirket, bu alanda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.

Ad Astra Rocket Company, Değişken Özgül İtkili Manyetoplazma Roketi (VASIMR) adını verdikleri sistem üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Ancak, bu sistemin enerji ihtiyacı oldukça yüksek olduğundan, şirket bu sorunu çözmek için “nükleer reaktör” kullanmayı planlıyor. Bu doğrultuda, uzay misyonlarında kullanılacak 1 kW gücünde Kilopower’ı geliştiren Space Nuclear Power Corporation (SpaceNukes) ile stratejik bir ortaklık kurulmuştur.

VASIMR ve Kilopower: Beklenen Uzay İttifakı

Ad Astra tarafından 20 yıldan fazla süredir üzerinde çalışılan VASIMR sistem, elektrikli bir itki sistemi olarak öne çıkıyor. Bu sistem, plazmayı manyetik alanlarla hızlandırarak itme kuvveti sağlar. Diğer elektrikli itki sistemlerinden farklı olarak, VASIMR çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar.

Şu anda kullanılan elektrikli itki sistemleri genellikle güneş panelleri veya radyoizotop termoelektrik jeneratörlerle desteklenir. Ancak, bu kaynaklar VASIMR gibi yüksek enerji gereksinimlerine sahip sistemler için yetersizdir. VASIMR’in maksimum itki ve verimliliğe ulaşabilmesi için 100 kilowatt üzerinde elektrik gücü gerekmektedir.

Bu noktada devreye SpaceNukes giriyor. Firma, 2018 yılında 1kW gücünde çalışan bir Kilopower sistemini başarıyla test etti. Şu anda ABD Uzay Kuvvetleri’nin JETSON projesi kapsamında, 12 kW gücünde bir model üzerinde çalışılmaktadır. Uzun vadede, bu reaktörlerin 100 kW veya daha yüksek güç seviyesine ulaşması hedeflenmektedir. Bu, VASIMR’in potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkarabilecek bir seviyeyi temsil etmektedir. İki firma, nükleer teknolojisini Ad Astra’nın tahrik sistemiyle entegre etmek için iş birliği yapacak.

Mars’a yeni bir bakış açısı

VASIMR ve Kilopower’ın bir araya gelmesi, uzay araştırmalarında büyük bir adım olarak nitelendirilebilir. Bu teknoloji, Mars’a yapılacak gidiş-dönüş görevlerinin süresini kısaltabilir. Ayrıca, Enceladus ve Titan gibi Güneş Sistemi’ndeki uydulara daha fazla ve detaylı görevler yapılmasını sağlayabilir.

Ad Astra ve SpaceNukes, teknolojilerini ticarileştirmek için belirli bir zaman çizgisi sunmamışlardır. Ancak, şirketler 2020’lerin sonlarında yörünge testleri yapmayı ve 2030’larda teknolojiyi pazarlamayı hedeflemektedir. Her iki şirketin de kararlı ilerlemesi göz önüne alındığında, bu hedef oldukça gerçekçi görünmektedir. Ancak, bu teknolojilerin uzayda tam anlamıyla test edilmesi ve kullanılması için henüz uzun bir yol katedilmelidir. Dolayısıyla, Mars’a kısa sürede ulaşmak artık bir hayal olmaktan çıkıyor, sadece zaman gerektiren bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir